19 Mart 2024 Salı

PARA PARA PARA

İnsanların en önemli özelliği düşünebilmeleri olarak görülüyor. Oysa görülen o ki insanın en önemli özelliği hayalperest olması. Bence insanlık gelişimini hayalperestliğine borçlu. 

Hani bir fıkra vardır: Nasrettin Hoca yukarı köyde bir yalan söylemiş, aşağı köyde kendisi de inanmış. Hiç komik değil çünkü bu bir realite ve Nasrettin Hoca’yla sınırlı kalan bir şey de değil maalesef. İnsanın tüm hayatı bir şeyler uydurup sonra onlara inanmakla geçmiş. Örneğin para. Para, dünyadaki en önemli, insanları en birleştirici unsur olmasına rağmen aynı zamanda en hayali şeymiş! Parayla ilgili bazı teknik bilgileri öğrendiğimde büyük bir şok yaşadım. Para denilen şey kurgu olup tamamen güven üzerine kuruluymuş çünkü dünyadaki mevcut paraların yüzde 90’ı gerçekte yokmuş. Sadece yüzde 10’u fiziksel para, yüzde 90’ı ise kaydi ya da itibari paraymış.  Para sandığımız şey gerçekte banka monitörlerindeki rakamlardan ibaretmiş. 

Günün birinde herkes tüm parasını bankalardan çekmeye kalksa herkese verilecek para bulunamayacak. Öyle ki bir bankadan dünyada mevcut para miktarının yanında cüzi ötesi kalan mesela alt tarafı 100 bin lira çekmek için bile en az bir gün öncesinden bankanıza bildirmek zorunda kalıyorsunuz, parayı toparlayabilsinler diye. Bu durumda para tamamen güven üzerine kurulu bir şey. Yüzde 90’ı sanal olduğuna göre dolayısıyla para güvenin en çok işlediği yer ama aynı zamanda insanlar en çok para hususunda birbirlerine güvenemiyorlar. Bu nasıl yaman bir çelişki? 

Ayrıca hayali bir şeyi kazanmak uğruna kendimizi paralıyoruz. Daha kötüsü teknik olarak aslında ne kadar paraya çalıştığımızı bile bilmiyoruz ya da ne kadar bir birikime sahip olduğumuzu da. Değerini belirleyen şey de insanların kurguları olduğu için değeri sabit değil. Döviz kurlarındaki sürekli değişim dikkate alınırsa özellikle de bizim gibi ülkelerde ne kadar paramız olduğunu bilme şansına asla sahip değiliz. Birkaç yıl önce döviz kurları bir hafta içerisinde hızlı bir yükselişle iki kat artmıştı. Hafta başında maaşı 1000 Euro olan bir kişinin geliri hafta ortasında 800 Euro’ya düşmüş, haftayı 500 Euro maaşla kapatmış, hafta sonuna yarı yarıya fakirleşerek girmişti.  Bir iş yaptıracağımız zaman ücrette anlaşma yapıyoruz. Herkes iş sonunda ne kadar kazanacağını bilmek istiyor. Oysa iş sonunda kazandığımız miktarın ne kadar edeceği hakkında hiçbir fikrimiz yok.  

Tamamen güvene dayalı bir şeyin en güvenilmez şey olduğunu fark etmek bitirdi beni. Merak ediyorum “Para, para, para.” diyen Napolyon bu gerçeği biliyor muydu acaba?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder